Karakoç Teknik
Elektrik & Elektronik

Elektrik

Elektrik Alm. Elektrizität (f), Fr. Electricité (f), İng. Electricity. bir enerji şeklidir. Biratomun elektrik yükleri kaybolduğu zaman, negatif yükler serbest kalır ve bu elektronların serbest hareketiyle madde içinde bir elektrik  akımı meydana gelir. Elektriğin çoğu özellikleri 19. yüzyıl esnasında anlaşılmış olup,  sanayi devriminin önemli etkenlerinden biridir. Günümüzde ise, elektrik uygarlığın ayrılmaz parçası konumundadır.

Elektrik enerjisi, temel enerji kaynaklarını, kömür, petrol, doğalgaz, nükleer enerji yada yenilenebilir enerji kaynakları kullanarak, ikincil bir enerji olarak elde edilebilmektedir.

İki cismin birbirine sürtünmesiyle, sıkıştırma gibi herhangi bir mekanik etki sırasında veya ısının bâzı kristallere olan tesiri sebebiyle meydana gelen ve tesirini, çekme, itme, mekanik, kimyâsal veya ısı olayları şeklinde gösteren bir enerji çeşidi.

İnsanlar elektriği yüzyıllar önce kehribarın, meselâ, kumaşa sürtünmesinden sonra toz ve kıl gibi hafif cisimleri kendisine çekmesi olayı ile tanımışlardır. Bu deneyi ilk yapan Yunanlı filozof ve bilgin Thales (M.Ö. 640-546) bu olayın sâdece kehribarla ilgili olduğunu sanmış ve elektron (Yunanca kehribar) adını kullanmıştır. Aradan yıllar geçtikten sonra elektriğin kânunları bulunmuştur.

Sürtme ile meydana gelen statik (durgun) elektrikten başka akan elektriğin bulunuşu İtalyan bilgini A. Volta’nın yaptığı deneylerle başlar. Bu bilgin ilk elektrik pilini ve bundan da ilk elektrik akımını elde etmeyi başarabildi.

Çok eski bir geçmişi bulunmasına rağmen 1890’ların fizikçileri bile “Elektrik nedir?” sorusunu kendilerine sormaktaydılar. Çeşitli teorilerle cevaplanmaya çalışılan bu soru, nihâyet modern atom teorisinin ortaya atılmasından sonra bugünkü anlamda cevaplanabildi.

Bohr ve Rutherford’un atom modeline göre her atom pozitif yüklü protonlar ile yüksüz nötronlardan meydana gelen bir çekirdek ve bunun etrâfında dönen negatif elektrikle yüklü elektronlardan müteşekkildir. Atom normal halde nötr, yâni yüksüzdür. Çünkü proton sayısı ile elektron sayısı eşittir.

Elektrik akımı bugünkü bilgilerle şu şekilde açıklanabilir: İletkenler dediğimiz maddeler grubunda atomların dış yörüngelerindeki elektronlar, bir atomdan diğer komşu bir atoma rastgele ve serbestçe hareket ederler. Bu elektronlara serbest elektronlar denir.

İletkenlerde serbest elektronların sayısı son derece fazladır. Hareketleri rastgele olduğundan herhangi bir dış etkiye maruz kalmadıkları sürece bir yöne hareket eden elektronların sayısını zıt yöne hareket edenlerin sayısı ile eşit kabul edebiliriz. Böylece belli bir yöne hareket söz konusu olmayacaktır. Halbuki bir dış sebep yüzünden iletkenin bir ucunda elektron fazlalığı ve diğer ucunda da elektron eksikliği meydana gelirse, iletken içindeki serbest elektronlar iki elektrostatik kuvvete mâruz kalırlar. Bunlar pozitif ucuna (elektron eksikliği olan uç) doğru çekme kuvveti ve negatif uçtan (elektron fazlalığı olan uç) öteye doğru bir itme kuvvetidir. Bu durumda serbest elektronların rastgele hareketleri devâm ettiği halde pozitif uca doğru aynı zamanda net bir elektron hareketi veya akışı gözlenecektir. Bu elektron akışına elektrik akımı denir. Elektrik akımı büyüklük olarak, birim zamanda bir iletken içinden akan ortalama negatif elektrik yükü (elektron) miktarı şeklinde târif edilir.

Yukarıda anlatılan olay iletkenin iki ucunu da, uçlarında potansiyel farkı veya gerilim bulunan bir batarya veya jeneratörün uçlarına bağlamak sûretiyle elde edilebilir. Elektrik akımı şiddetinin birimi Amperdir. 1 Amper, sâniyede yaklaşık 1018 elektron akışına eşdeğer bir büyüklüktür.

Tarihçesi



Antik Yunan'da  kehribarın ( Yunanca ήλεκτρον-ilektron) sürtünmesi ile diğer nesneleri çektiğini gözlemlemiş ve bu güce elektrik adını vermişlerdir.

Yüzyıllar sonra, 1752'de,  Benjamin Franklin elektrik üzerine deneyler gerçekleştirmiş ve yıldırım ile  dural elektrik(statik elektrik) arasındaki bağı tanınmış uçurtma deneyi ile incelemiştir. Bilimsel toplulukta elektriğin tekrar ilgi odağı olması ile,  Luigi Galvani (1737-1798),  Alessandro Volta (1745-1827),  Michael Faraday (1791-1867),  André-Marie Ampère (1775-1836), ve  Georg Simon Ohm (1789-1854) çalışmaları ile önemli katkıda bulunmuşlardır.

19. ve 20 yüzyılların sonunda ise, elektrik mühendisliği tarihinin en önemli isimlerinden bazıları belirmiştir:  Nikola Tesla Samuel Morse Thomas Edison George Westinghouse Werner von Siemens Charles Steinmetz, ve  Alexander Graham Bell.

Temel kavramlar

Elektriksel yük

Ayrıca bakınız:  elektron proton nötron 

Kütle gibi,  elektriksel yük de soyut bir özellik olup, fizikçiler tarafından  maddenin davranışlarını tanımlamak için kullanılır. Bir diğer deyişle, hiç kimse doğrudan bir elektriksel yük görmemiştir, ancak bazı  parçacıkları inceleyerek benzerliklerin varlığı saptanmıştır.

Kütlenin tersine, biri diğerinin tersi davranışlar sergileyen iki tür elektriksel yükten söz edilir, ve uzlaşımsal (konvansiyonel) olarak, artı (veya pozitif) ve eksi (veya negatif) diye adlandırılırlar.

Eşit miktarda artı ve eksi yüke sahip parçacıklar ise, biri diğerini elediğinden, yüksüz veya nötr olarak adlandırılırlar. Parçacıklar arasındaki bu gücün nicel değerlendirilmesi ise  Coulomb yasası ile hesaplanmaktadır.

Elektrik alanı

 

Elektrik alanı kavramı ilk kez  Michael Faraday tarafından kullanılmıştır. Kütlelere etki eden  yerçekimi gücü gibi elektrik alanı gücü de elektrik yüklerine etki etmektedir. Ancak aralarında birkaç farklılık söz konusudur. Yerçekimi gücü ancak nesnelerin kütlelerine bağlıyken, elektik alanı gücü bu nesnelerin elektrik yüklerine bağlıdır. Yerçekimi gücü iki kütleyi her zaman yaklaştırmaya uğraşırken, elektrik alanı gücü, söz konusu yüklerin türüne göre, nesneleri yaklaştırabilir veya tam tersine uzaklaştırabilir.

Elektriksel gerilim (potansiyel)

İki konum arasındaki elektriksel gerilim farkı, artı yüklü bir

noktasal yükü bu iki konum arasında ilerletmek için (elektriksel güce karşı) üretilen   olarak tanımlanır. Bu iki konumdan biri sıfır gerilim noktası olarak düşünüldüğü takdirde, çevresindeki her hangi bir konumun gerilimi, noktasal bir yükün oraya ulaşması için gereken iş olarak tanımlanabilir. Tek yüklerin geriliminin hesaplanabilmesi için, ikinci konumun sonsuzda yer aldığı varsayılır. Elektriksel gerilimin ölçüm birimi volt'tur (1 volt = 1 joule/coulomb).

Bu kavram, sıcaklığa benzetilebilir. Uzayın her hangi bir konumu için bir sıcaklık değeri söz konusudur, ve iki konum arasındaki fark ısının hangi yön ve miktarda değiştiğini gösterir. Benzer biçimde, uzayın her konumu elektriksel gerilim değerine sahiptir, ve iki konum arasındaki gerilim farkı, bu kavramın arkasındaki gücün yön ve şiddetini gösterir.

Elektrik akımı

Elektrik akımıelektriksel yükün akışı olup, şiddeti  (ampermetre ) ile ölçülür. Örnek olarak  ele alınabilir. Bu durumda, elektronlar (eksicikler), metal tel gibi bir iletken içerisinde hareket ederler. Veya bir diğer örnek, elektrolizdir (kıvılkesim). Bu durumda artı yüklü atomlar sıvının içerisinde hareket ederler. Her ne kadar parçacıkların hızı genelde yavaş olsa da, onları iten elektrik alanı (kıvıl alan) ışık hızına yakın hızda ilerler.

Parçacıkların maddelerdeki akış ilkelerini kullanan aygıtlara elektronik aygıtlar denir.

Düz akım , yüklerin tek yönlü hareketini tanımlarken, dalgalı akım (alternatif akım, AC) düzenli olarak akış yönünün tersine çevirildiği akımı tanımlar. Ohm yasası elektrik akımı ile gerilimi bağlayan önemli bir bağıntıdır.
 

Doğada elektrik

Her ne kadar elektriğin doğada gözle görünen hâlleri sayı olarak sınırlı olsa da, elektrik (veya kıvıllık) doğanın en temel olguları arasında yer alır. Mıknatıslık ile birlikte evrenimizin yapı taşları arasında sayılırlar.
 

Yıldırım

Yıldırım, sürtünme ile üretilen elektriğe örnek olarak sayılabilir. Bu sürtünme, bulutlar arasında gerçekleşip, su buharı kümelerinin elektrik yükü edinmesine neden olur. Olağan şartlar altında, hava yalıtkan olarak işlev görür, ve bu yük bulutlarda bulunmaya devam eder. Ancak bulutlar birikip elektrik yükleri arttığında, havanın yapısını yerel olarak değiştirip plazmaya dönüştürürler. Ve bu plazma aracılığı ile yüklerini yeryüzüne iletirler; sonuç yıldırımdır.
 

Özdek (madde) yapısı

Özdeğin yapı taşları olan atomlar, kendi aralarında birleşip özdecikleri (molekülleri) oluşturmaları, elektrik sayesinde gerçekleşir. Örneğin kristal ve tuzlarda atomları elektrik bir arada tutar.

Ayrıca gezegenimizin de elektromıknatıssal alanı, çekirdeğinde yer alan elektrik akımlarından doğar.
 

Hayvanlar

Birçok balık türü, kendilerini yönlendirmek, korumak ve hatta iletişimde bulunmak amacıyla kullandıkları elektrik akımı üretebilirler. Göreceli olarak yüksek sayılan bu gerilimi, kasa benzer yapılar ile üretip, genelde avlarını sersemletmek için kullanırlar.Özellikle köpek balıkları gibi kıkırdaklı balıklar baş bölgelerinde bulunan elektrik akımına duyarlı bölgeler sayesinde avlarının yerini tespit edebilirler. Bu duruma en iyi örnek çekiç başlı köpek balığıdır son derece geniş olan burun bölgesinde bulunan duyarlı noktacıklar sayesinde son derece keskin bir elektriksel algılamaya sahiptir.
 

İnsanlar

Aslında, çoğu canlı türü elektrik üretir, ve bu elektrik kasları hareket ettirmek ve sinir hücreleri arasında iletişimi sağlamak için kullanılır.
 

Elektrik üretimi

 



  • TERMİK SANTRALLER
  • Enerji santralleri, çeşitli girdiler kullanılarak elde edilen değişik formlardaki enerjiyi sanayi veya yerleşim birimlerinin kullanımına uygun haldeki elektrik ya da ısı enerjisine dönüştüren tesislerdir. Enerji santrallerinde enerji elde etmek için kullanılan girdiler çeşitlilik gösterirken, bu girdilere göre de tesis dizaynı ve kullanılan ekipmanlar da farklılık göstermektedir. Bu girdilere göre enerji santralleri şu ana başlıklar altında toplanabilir.

     

     


  •  

     

  • Doğalgaz santralleri hakkında ansiklopedik bilgi

    Düzenle|Mayıs 2007 Doğalgaz santrallerinin çalışma prensibi; nükleer, termik gibi santrallerin çalışma prensibi ile hemen hemen aynıdır.Diğerlerinden farklı olarak enerji kaynağı olarak doğalgaz kullanılmaktadır.Doğalgazın yanması sonucu oluşan ısı,kabindeki suyu ısıtmakta ve buhar oluşumunu sağlamaktadır.Tribünlere gelen basınçlı buhar ile tribün çarkları dönmekte, oluşan manyetik alan sonucunda elektrik üretilmektedir.Doğalgaz santrallerinin diğer santrallere göre avantajı; doğaya karşı zarar vermemesi, dezavantajları ise yakıt kapasitesinin dünya çapında azalması, buna bağlı olarak yakıt maliyetinin gittikçe yükselmesidir.

     

    Güneş Enerjisi İng. Solar energy. Güneşten elde edilen 

    enerji. Güneş enerjisi, son yıllarda yenilenebilen enerji kaynakları içinde, üzerinde en çok çalışılanı olmuştur. Güneş, 

    dünyamıza ve diğer gezegenlere enerji veren büyük bir enerji kaynağıdır.

    Bitkiler, canlı doku üretmek ve besin yapabilmek (

    fotosentez) için güneş enerjisinden faydalanır. Rüzgar, güneş ışınlarının sıcaklık farkı hasıl etmesinden meydana gelir. Kömür ve bitki artıklarından petrol meydana gelmesi de güneş enerjisi sayesindedir.

    Güneş ışınları, asırlardan beri yeryüzüne geldiği halde, faydalanmaya başlama oldukça yenidir. Archimedes (

    Arşimed)in (M.Ö. 267) iç bükey aynalarla güneş enerjisini odaklıyarak 

    ’yı kuşatan gemileri yaktığı iddia edilmektedir. Güneş enerjisi konusundaki çalışmalar 1600 yılında Galile’nin merceği bulmasıyla artmıştır. İlk defa 

    Fransa’da, Belidor (1725) tarafından güneş enerjisi ile çalışan bir 

    pompayapılmıştır. Mouchot, 1860 yılında parabolik aynalar yardımıyla güneş ışınlarını odaklıyarak, küçük bir buhar makinası yapmıştır. İlk defa güneş enerjisi ile çalışan, hava çevrimli makinayı, 1868 yılında Ericsson geliştirmiştir. Bu yıllarda güneş enerjisi konusunda çalışmalar yoğunlaşmış, tatlı su elde edilmesi ve güneş ocakları ile ilgili çok sayıda çalışmalar yapılmıştır. Adams, Hindistan’da yedi askerin yemeğini en soğuk ay sayılan Ocak ayında, konik yansıtıcılı güneş ocağıyla iki saatte pişirmiştir. Shuman ve Boys, 1913 yılında parabolik aynalar yardımıyla bir buhar üreticisi yapmışlar ve bundan faydalanarak 

    Nil Nehrinden su çeken 50 BG’deki sulama pompasını çalıştırmışlardır.

    Birinci Dünya Savaşı ve sonrasında petrolün önem kazanmasıyla güneş enerjisi üzerindeki çalışmalar araştırma seviyesinde kalmıştır. Güneş enerjisinin önem kazanması daha çok 1973 yılındaki dünya enerji kriziyle başladı. Petrol fiatının gittikçe artması, yeni kaynaklar üzerindeki çalışmaları artırmış, özellikle güneş enerjisi, üzerinde en çok çalışılan konu olmuştur.

    Güneş enerjisinin diğer enerji türlerine göre çok sayıda avantajı mevcuttur:

    a) Tükenmeyen enerji kaynağı olmasıdır.

    b) Temiz enerji türüdür.

    c) Doğabilecek ekonomik bunalımdan etkilenmez.

    d) Mahalli uygulamalara elverişlidir.

    e) Çok sayıdaki ülkede faydalanılabilir.

    f) Karmaşık teknolojiye ihtiyaç duyulmamaktadır.

    g) İşletme masrafları çok azdır.

    ğ) Güneş enerjisinin gaz, duman, kükürt veya radyasyon gibi zararlı artıkları yoktur.

    Enerjiden ihtiyaç duyulduğu bölgede faydalanılabileceğinden enerjinin nakil problemi de yoktur. Güneş enerjisinin diğer enerji kaynaklarına göre çok sayıda üstünlükleri olmasına rağmen, günümüzde uygulamalarının az oluşunun sebepleri vardır:

    a) Birim yüzeye gelen güneş ışınları devamlı olmadığından depolama gerekmektedir,

    b) Enerji ihtiyacının fazla olduğu kış aylarında, güneş ışınları az ve geceleri ise hiç yoktur,

    c) Güneş enerjisinden faydalanılan birçok tesisatın ilk yatırım masrafları fazladır. Halihazırda ekonomik değildir.

    Günümüzde, özellikle

    petrol fiyatlarının çok hızlı artması, güneş enerjisini gittikçe cazip kılmakta ve güneş enerjisinden faydalanılan sistemlerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Türkiye’de, güneş enerjisi konusundaki çalışmalar yenidir. Özellikle 1973 enerji krizinden sonra ülkemizde de güneş enerjisi ile ilgili çalışmalar fazlalaşmış ve 1975 yılından sonra güneş enerjisi ile sıcak su temin edilen sistemler yaygınlaşmıştır. Halen, yüzün üzerinde güneş toplayıcısı imal eden firma bulunmaktadır. Güney ve batı sahillerimizde çok sayıda güneş enerjili sıcak su sistemi mevcuttur.

    Güneş enerjisinden faydalanma: Güneş enerjisinden direkt faydalanılan sistemler, aktif ve pasif sistemler diye iki açıdan incelenmektedir. Toplayıcılar veya diğer herhangi bir dönüştürücü ile güneşten enerji teminine aktif faydalanma denir. Özellikle binaların yön, geometri ve yapı elemanlarının değişimiyle güneşten enerji teminine pasif faydalanma denir.

    Güneş enerjisinden faydalanma şekillerinden bazıları:

     

    1) Sıcak su temini,

    2) Meskenlerin ısıtılması,

    3) Meskenlerin serinletilmesi,

    4) Kurutma,

    5) Tarımda faydalanma,

    6) Güneş fırınları ve güneş ocakları,

    7) Güneş pompaları,

    8) Yüzme havuzlarının ısıtılması,

    9) Isı pompası,

    10) Elektrik elde edilmesi,

    11) Soğutma sistemlerinde,

    12) Tuz temini,

    13) Deniz suyundan saf su elde edilmesi,

    14) Yapma fotosentez,

    15) Sera ısıtmasıdır.

    Yukarıda belirtilen uygulamaların birçoğunda güneş ışınları biri ısı değiştiricisi (genellikle düz toplayıcı) aracılığıyla bir akışkana (su, hava) aktarılır. Sıcaklığı artan akışkan, faydalanma maksadına göre depolanır veya sisteme gönderilir. 

    Güneş toplayıcıları: Güneş ışınları ile bir akışkanın sıcaklığının artmasını sağlayan gereçlere güneş toplayıcıları (kollektörü) adı verilir. Başka bir ifadeyle, güneş toplayıcıları, güneşin ışık enerjisini ısı enerjisine dönüştürürler. Konstrüksiyon şekline göre düz ve odaklı, kullanılan akışkan cinsine göre sıvılı ve gazlı (havalı) toplayıcılar olarak gruplandırılabilir. Akışkan sıcaklığının 100°C’den daha düşük olabileceği sistemlerde (sıcak su temini ve hacim ısıtması gibi) düz toplayıcılar kullanılır. Sıcaklığın 100°C’den daha yüksek değerlerinin gerektiği durumlarda ise odaklı toplayıcıların kullanılması gerekmektedir. Pratikte, güneş enerjisinin en yaygın kullanıldığı su ısıtması gibi durumlarda 100°C’den daha düşük sıcaklıklar yeterli olduğundan düz toplayıcılar daha çok kullanılmaktadır.

    Toplayıcı tipi, faydalanılan enerji türüne göre seçilir. Sıcak su temininde sıvılı toplayıcılar, ev ısıtmasında havalı toplayıcılar tercih edilir.

    Güneş ışınlarının miktarı, senenin günlerine, bulutluluk oranına, çevrenin topoğrafik yapısına ve coğrafik faktörlere bağlı olarak değişmektedir. Fazla bulutlu geçen bölgelerde, direkt güneş ışınım miktarı az olduğundan toplayıcı verimi düşüktür ve çoğu zaman hiç toplanamaz. Odaklı ve düz toplayıcıların birbirlerine göre bazı avantajları vardır. Odaklı toplayıcılarda çok yüksek sıcaklıklara çıkılabildiği halde, yapımı zor ve pahalıdır.

    Düz toplayıcılar: 1) Konstrüksiyonu daha basittir. 2) Yayılı ışınımdan da faydalanabilir. 3) Tesisatın yerleştirileceği zeminin hazırlanması kolaydır. 4) Hareketli kısımları yoktur. 5) Hava şartlarına karşı mukavim ve daha uzun ömürlüdür. 6) İşletme masrafları azdır. 7) Ancak 100°C sıcaklığa kadar çıkabilir.

    Basit ve kullanışlı olması sebebiyle pratikte daha çok kullanılan bir düz toplayıcı tipi genellikle beş kısımdan meydana gelir: 1) Güneş ışınlarını geçiren ve üstten ısı kaybını önleyen, bir veya çok sayıdaki saydam veya yarı saydam örtü. 2) Enerji toplayan siyah yüzey. 3) Isı taşıyan akışkanın dolaştığı borular veya tüpler. 4) Toplayıcının alt kısmında olan, ısı kaybını azaltmak için kullanılan yalıtkan cisim (cam yünü, strofor, mantar vs.). 5) Toplayıcıyı dış etkenlerden koruyan ve yukarıda belirtilen elemanları bir araya getiren kılıf.

    Bazı toplayıcı tiplerinde de yukarıda sayılan elemanların bir kısmı bulunmaz. Mesela; havalı toplayıcılarda siyah yüzey ve borular yerine siyaha boyanmış katlı camlar veya matris tipi elemanlar kullanılır.

    Odaklı toplayıcılar: 1) Yüksek sıcaklıklar elde edebilir. 2) Konstrüksiyonları daha zor ve daha pahalıdır. 3) Sadece direkt güneş ışınlarından faydalanılabilir. 4) Tesisatın yerleştirilmesi için özel yerler hazırlanmalıdır. 5) Güneşi takibeden mekanizmalara ihtiyaç duyulur. 6) İşletme masrafları düz toplayıcılara göre daha fazladır.

    Güneş enerjili sıcak su sistemleri: Meskenlerde sıcak su temini için kullanılan enerji, bina için gerekli olan enerjinin % 12’si mertebesindedir. Sıcak su temini için daha ziyade gaz, fuel-oil, odun veya elektrik enerjisi kullanılmaktadır. Son zamanlarda, güneş enerjisinden de istifade edilmektedir. Güneş enerjisi potansiyeli büyük ülkelerde (ABD, Japonya, Avustralya vs.), meskenlerin sıcak su ihtiyacının büyük bir kısmı, güneş enerjisi ile temin edilmektedir. Birçok ülkede, sıcak suyun güneş enerjisinden faydalanılarak hazırlanması için teşvik tedbirleri alınmaktadır.

    Güneş enerjili sıcak su ısıtıcıları çok değişik şekillerde yapılabilmektedir. Basit tip sıcak su ısıtıcılarında enerji toplama ve depolama aynı kap içinde yapılır. Kendinden depolu sıcak su ısıtıcıları denilen bu ısıtıcıların avantajı, taşınabilir olmalarıdır.

    Tabii dolaşımlı sistemler: En yaygın kullanılan sıcak su ısıtma sistemlerindendir. “Termosifon tipi su ısıtıcısı” olarak da isimlendirilir. Sistem düz toplayıcılardan ve yalıtılmış bir depodan ibarettir. Açık veya kapalı devreli olarak yapılabilirler. Tabii dolaşımlı, açık devreli sıcak su sisteminde, toplayıcılarda ısınan su genişleyerek deponun üst kısmından depoya akar. Bunun yerini deponun altındaki soğuk su alır. Güneş ışınlarının olduğu ve toplayıcı sıcaklığı depo sıcaklığından büyük olduğu müddetce sirkülasyon devam eder. Soğuk iklimlerde toplayıcılarda dolaşan suyun donma problemi vardır. Donma ihtimalinin olduğu günlerde sistemin boşaltılması lazımdır. Ayrıca, toplayıcılarda dolaşan su ile kullanılan su karışıyorsa, toplayıcı borularında korozyona sebebiyet verebilir veya kireçlenme ile boru et kalınlığı artabilir. Bu problemleri ortadan kaldırmak için, toplayıcı devresinde donma sıcaklığı düşük ve antifiriz ilaveli akışkan dolaştırılarak, sistem kapalı devreli yapılır.

    Tabii dolaşımlı sıcak su sistemlerinde, pompaya ve otomatik kumanda cihazlarına ihtiyaç olmadığından, basit ve kullanışlıdırlar. Ancak, sirkülasyonun olabilmesi için, deponun toplayıcılardan daha yüksekte olması gerekir. Bu sebeple de sistemin yerleştirilmesi zordur.

    Pompalı sistemler: Pompalı sıcak su sisteminde, genel olarak pompa, diferansiyel, termostat, sıcak su deposu, genişleme tankı ve çek valf bulunur. Tabii dolaşımlı sistemlerde olduğu gibi açık devreli veya kapalı devreli yapılabilirler.

    Sıcak su üretiminde kullanılan toplayıcılar, bulunduğu yerin enlemine eşit eğimde ve güneye doğru olarak yerleştirilmelidirler. 

    Kaynak: Rehber Ansiklopedisi

     
     

    Voltaik paneller hakkında ansiklopedik bilgi

    Voltaik paneller yani diğer bir adıyla Fotovoltaik paneller güneş enerjisini elektrik enerjisine çeviren bir tür enerji dönüştürücüdürler. Bu panellerin çalışmasına kısaca değinecek olursak; Güneşten gelen ışınlar yani fotonlar bu paneldeki P ve N yüzey bileşimine çarparlar. Fotonlar bu yarıiletken yüzey bileşiminden elektron kopararak bir elektrik akımı oluştururlar böylece güneş enerjisini elektrik enerjisine çevirmiş olurlar.


  •  

     Rüzgâr türbini, rüzgârdaki 

    kinetik enerjiyi önce 

    mekanik enerjiye daha sonra da

    sine dönüştüren sistemdir.


    Bir rüzgâr türbini genel olarak kule, jeneratör, hız dönüştürücüleri (dişli kutusu), elektrik-elektronik elemanlar ve  pervaneden oluşur. Rüzgârın kinetik enerjisi  rotorda mekanik enerjiye çevrilir. Rotor milinin devir hareketi hızlandırılarak gövdedeki jeneratöre aktarılır. Jeneratörden elde edilen elektrik enerjisi  aküler vasıtasıyla depolanarak veya doğrudan alıcılara ulaştırılır.

    Rüzgâr türbinlerinin nasıl çalıştığını anlamak için iki önemli  aerodinamik kuvvet iyi bilinmelidir Bunlar sürükleme ve kaldırma kuvvetleridir.

    Sürükleme kuvveti, cisim üzerinde akış yönünde meydana gelen bir kuvvettir. Örneğin düz bir plaka üzerinde meydana gelebilecek maksimum sürükleme kuvveti hava akışının cisim üzerine 90o dik geldiği durumda iken; minimum sürükleme kuvveti ise hava akışı cismin yüzeyine paralelken meydana gelir.

    Kaldırma kuvveti ise, akış yönüne dik olarak meydana gelen bir kuvvettir. Uçakların yerden havalanmasına da bu kuvvet sebep olduğu için kaldırma kuvveti olarak adlandırılmıştır.

    Sürükleme kuvvetine en iyi örnek olarak  paraşüt verilebilir. Bu kuvvet sayesinde paraşütün hızı kesilmektedir. Sürükleme kuvvetinin etkilerini minimuma indirebilmek için yapılmış özel cisimlere akış hatlı (streamlined) cisimler denir. Bu cisimlere örnek olarak elips, balıklar, zeplin verilebilir.

    Düz bir plaka üzerine etkiyen kaldırma kuvveti, hava akışı plaka yüzeyine 0o açı ile geldiğinde görülür. Havanın akış yönüne göre meydana gelen küçük açılarda akış şiddetinin artmasıyla düşük basınçlı bölgeler meydana gelir. Bu bölgelere akış altı da denir. Dolayısıyla, hava akış hızı ile basınç arasında bir ilişki meydana gelmiş olur. Yani hava akışı hızlandıkça basınç düşer, hava akışı yavaşladıkça basınç artar. Bu olaya   etkisi denir. Kaldırma kuvveti de cismin üzerinde emme veya çekme meydana getirir.

    Siklendirme



    Kullanımdaki rüzgâr türbinleri boyut ve tip olarak çok çeşitlilik gösterse de genelde dönme eksenine göre sınıflandırılır. Rüzgâr türbinleri dönme eksenine göre " " (YERT) ve " ” (DERT) olmak üzere iki sınıfa ayrılır.

    Yatay eksenli

    Bu tip türbinlerde dönme ekseni rüzgâr yönüne paraleldir. Kanatları ise rüzgâr yönüyle dik açı yaparlar. Ticari türbinler genellikle yatay eksenlidir. Rotor, rüzgârı en iyi alacak şekilde, döner bir tabla üzerine yerleştirilmiştir.

    Yatay eksenli türbinlerin çoğu, rüzgârı önden alacak şekilde tasarlanır. Rüzgârı arkadan alan türbinlerin yaygın bir kullanım yeri yoktur. Rüzgârı önden alan türbinlerin iyi tarafı, kulenin oluşturduğu rüzgâr gölgelenmesinden etkilenmemesidir. Kötü tarafı ise, türbinin sürekli rüzgâra bakması için dümen sisteminin yapılmasıdır.

    Yatay eksenli türbinlere örnek olarak pervane tipi rüzgâr türbinleri verilebilir. Bu tip türbinlerin kanatları tek parça olabileceği gibi iki ve daha fazla parçadan da oluşabilir. Günümüzde en çok kullanılan tip üç kanatlı olanlardır. Bu türbinler elektrik üretmek için kullanılır. Geçmişte çok kanatlı türbinler tahıl öğütmek, su pompalamak ve ağaç kesmek için kullanılmıştır.
     

    Düşey eksenli

    Türbin mili düşeydir ve rüzgârın geliş yönüne diktir.  tipi,  tipi gibi çeşitleri vardır. Daha çok deney amaçlı üretilmiştir. Ticari kullanımı çok azdır.

    Bu türbinlerin üstünlükleri şöyle sıralanabilir:

     

    • Jeneratör ve dişli kutusu yere yerleştirildiği için, türbini kule üzerine yerleştirmek gerekmez, böylece kule masrafı olmaz.

       

       

    • Türbini rüzgâr yönüne çevirmeye, dolayısıyla dümen sistemine ihtiyaç yoktur.

       

       

    • Türbin mili hariç diğer parçaların bakım ve onarımı kolaydır.

       

       

    • Elde edilen güç toprak seviyesinde çıktığından, nakledilmesi daha kolaydır.

      Sakıncaları ise şöyledir:

       

       

    • Yere yakın oldukları için alt noktalardaki rüzgâr hızları düşüktür.

       

       

    • Verimi düşüktür.

       

       

    • Çalışmaya başlaması için bir motor tarafından ilk hareketin verilmesi gerekir, bu yüzden ilk hareket motoruna ihtiyacı vardır.

       

       

    • Ayakta durabilmesi için tellerle yere sabitlenmesi gerekir, bu da pek pratik değildir.

       

       

    • Türbin mili yataklarının değişmesi gerektiğinde, makinenin tamamının yere yatırılması gerekir.

      Darrieus tipi

      Darrieus tipi düşey eksenli rüzgâr türbininde, düşey şekilde yerleştirilmiş iki tane kanat vardır. Kanatlar, yaklaşık olarak türbin mili uzun eksenli olan bir elips oluşturacak biçimde yerleştirilmiştir. Kanatların içbükey ve dışbükey yüzeyleri arasındaki çekme kuvveti farkı nedeniyle dönme hareketi oluşur. Yapısı gereği Darrieus tipi rüzgâr türbinlerinde, devir başına iki kere en yüksek tork elde edilir. Rüzgârın tek yönden estiği düşünülürse; türbinin verdiği güç, sinüs şeklinde bir eğri oluşturur.
       

      Savonius tipi

      Savonius türbinleri, iki ya da üç adet kepçeye benzer kesitin birleşimi şeklindedir. En yaygını iki adet kepçenin bulunduğu durumdur ve “S” şeklini andıran bir görüntüsü vardır. Savonius türbininde akışkan içbükey kanat üzerinde türbülanslı bir yol izler ve burada dönel akışlar meydana gelir. Bu dönel akışlar Savonius türbininin performansını düşürür, bu nedenle elektrik üretiminde pek fazla kullanılmazlar. Daha çok su pompalama amaçlı ve rüzgâr ölçümlerinde kullanılan anemometre olarak kullanılırlar.
       

      Türkiye'deki enerji santralleri

      Katı fosil yakıtların kimyasal enerjisinin kazanlarda buhar elde etmek için kullanıldığı ve Rankine su-buhar çevrimine uygun Buhar türbinleri kullanılarak elektrik enerjisine dönüştürüldüğü elektrik santralleridir.

      Günümüzde elektirik büyük oranda bu yöntemle üretilmektedir.
       

    • , 1355 MW

       

       

    • Afşin-Elbistan B Termik Santrali, 1440 MW

       

       

    • Çayırhan Termik Santrali, 640 MW

       

    • Çatalağzı Termik Santrali, 300 MW

       

       

    • , 180MW

       

       

    • , 1360MW

       

      Yeniköy termik santrali,

      Yatağan Termik Santrali,

      Kemerköy Termik Santrali,

      SEyitömer Termik Santrali,

      Tunçbilek Termik Santrali,

      Soma TErmik Santrali,

      Çan Termik Santrali,

      Orhaneli Termik Santrali,

      Artvin Hopa Termik Santrali,

      Sivas Kangal TErmik Santrali,

      Aliağa Termik Santrali,
       

      Hidroelektrik Santraller



      Yüksek seviyedeki su birikintisinin potansiyel enerjisinin su türbinlerini tahrik etmek için kullanıldığı santrallerdir.
       
    • Atatürk Barajı Hidroelektrik santrali, 2405 MW

       

       

    • Keban Barajı Hidroelektrik santrali, 1330 MW

       

       

    • Karakaya Barajı Hidroelektrik santrali, 1800 MW

       

       

    • Özlüce Barajı Hidroelektrik santrali, 200 MW

       

       

    • Gökçekaya Barajı Hidroelektrik santrali, 278 MW

       

       

    • Obruk Barajı Hidroelektrik santrali, 203 MW

      Termik santraller(Sıvı/gaz yakıt, kojenerasyon, kombine çevrim)



      Gaz türbinleri ve egzost kazanları kullanarak buhar türbinleri ile güç üretimi yapan termik santrallerdir.
       
    • , 1400 MW

       

       

    • Ambarlı Termik Santrali, 1350 MW

       

       

    • , 2250 MW

       

       

    • , 750 MW

      Termik santraller(Güneş enerjisi santralleri)



      Güneşden gelen ışınların enerjisinin kullanıldığı santraller.
       
    • Henüz Türkiyede bulunmamaktadır.

      Termik santraller(Nükleer santraller)



      Atom parçacıklarını ayıran veya birleştiren, fizyon veya füzyon enerjisinin kullanıldığı santraller.
       
    •  (Proje aşamasında) 2500 MW (Tahmini)

      Termik santraller(Jeotermal santraller)



      Yeraltı sıcak katmanlarınını yüksek sıcaklık kaynağı, atmosferi düşük sıcaklık kaynağı olarak kullanmak suretiyle güç üretimi yapan santrallerdir.
       
    •  , 15 MW

      Rüzgâr enerjisi santralleri

      Rüzgâr türbinleri vasıtasıyla güç üretimi yapan santrallerdir.
       

    •  

       

    •  , 30 MW

       

       

    • Bandırma Rüzgâr Enerjisi Santrali , 50 MW

       

       

  •  

Hidroelektrik Santralı


Hidrolik Güç ( Hidrolik enerji)<br />  Bulutların su buharı taşıması, soğuk hava dalgasında  yoğunlaşarak yeryüzüne  yağmur ya da  kar olarak yağması, yüksek yerlerden dere-ırmak-nehir olarak  denizlere akması,  yeryüzündeki suların yeniden güneş enerjisi tarafından  buharlaştırılarak yeniden bulut haline dönüştürülmesi döngüsü bir  doğa olayı olup yüksek  rakımlardan akan bu suyun bir enerjisi vardır ki bu bir  yenilenebilir enerjidir. İnsanların çok eski tarihlerde farkına vardığı ve çeşitli amaçlarla kullandığı bu enerjiye  Hidrolik enerji diyoruz.   Hidroelektrik Santralı<br /> Barajda biriken su Yerçekimi Potansiyel Enerjisi içermektedir. Su, belli bir yükseklikten düşerken , enerjinin dönüşümü prensibine göre  Yerçekimi Potansiyel Enerjisi si önce  kinetik enerji ( mekanik enerji) ye daha sonra da  Türbin çarkına bağlı jeneratör motorunun dönmesi vasıtasıyla  Potansiyel elektrik Enerjisi ne dönüşür.  Fizikten hatırlıyalım, 1 kg lık bir kütle, 1 m yükseklikten düştüğünde ; W (kg m<sup>2</sup>/sn<sup>2</sup>=N-m=joule)= m(kg)
  • g(m/sn<sup>2</sup>)
  • h(m)= 9.8 N-m lik iş yapılmış olur. Net düşüsü 100 m olan bir barajda 1 ton suyun yaptığı iş; W= 1000
  • 9.8
  • 100= 980 000 N-m=joule(j) dür. Su düşüşü veya hidrolik düşü Birbiri ile irtibatı bulunan iki su seviyesi arasındaki kot farkına denir. Bir Hidroelektrik Santralda düşü ise üst su seviyesi ile çıkış su seviyesi arasındaki yükseklik farkıdır. Cebri borular ve diğer yerlerdeki kayıplar göz önüne alınmazsa bu mesafeye net hidrolik düşü diyebiliriz. Özgül Su Sarfiyatı Yukarıdaki örneği devam ettirirsek;1 kWh=3 600 000 j olduğundan, 1 ton suyun yaptığı iş ; 980 000/3 600 000= 0.27 kWh olacaktır. Tersten okursak; 1 kWh enerji için, 3 600 000/980 000=3,67 m<sup>3</sup> su harcamak gerekir. 1 kWh enerji için harcanan su miktarına Özgül Su Sarfiyatı denir. Net düşü ile ilgilidir. Baraj su seviyesi düştükçe Özgül Su Sarfiyatı yükselir. Yani aynı enerji için daha çok su harcanır. Özgül Su Sarfiyatının hesabı İş= m
  • g
  • h = Q
  • 1000
  • 9.8
  • h/3600000 (kWh) olduğuna göre; <math> ozg su sar= frac {Q (m^3)}{is}= frac {3600}{g (m/sn^2) times h(m) } (m^3/kWh)</math> <math> ozg su sar= frac {Q (m^3)}{is}= frac {3600}{9.8 times h(m) } (m^3/kWh)</math> olur.

    Hidroelektrik Santralın Gücü

    Yukarıdaki örnekte anlatılan işi 1 sn içinde yaptıran 980 000 N-m/sn lik  güç tür. 1 N-m/sn = 1 watt olduğundan, eşdeğeri 980 kW lık güçtür. Yapılan işin, yükseklik (net düşü) ve türbin çarkından geçen suyun kütlesi ile ,kütlenin de suyun debisi(Q m<sup>3</sup>/sn) ile doğru orantılı , ayrıca Güç=iş/zaman olduğu bilindiğine göre, sürtünme kayıplarınıda göz önünde tutarak formüle edersek; <math> Guc = frac{is(j) times verim(%)}{zaman(h)}=(kW)</math> <math> P = frac{h(m)times m(kg) times g(m/sn^2)times eta }{3600 sn/h}=kW</math> <math> P = frac{h(m)times Q(dm^3/h) times g(m/sn^2)times eta }{3600}=kW</math> <math> P = frac{h(m)times ({Q(m^3/sn) times 3600000})times g(m/sn^2)times eta }{3600}=kW</math> <math> P = {h(m)times {Q(m^3/sn) times 1000}times g(m/sn^2)times eta }=kW</math> <math> P = {h(m)times {Q(m^3/sn) }times 9.8(m/sn^2)times eta }=MW (Megawatt)</math> olarak bulunur. Hidroelektrik santral çeşitleri Hidroelektrik santrallar , kaynağına göre, rezervuarlı ve kanal tipi olarak tesis edilebilirler. Rezervuarlı santrallarda öncelikle bir baraj yapılacağından suyun kullanımı enerji gereksinimine göre ayarlanabileceğinden verimleri yüksektir. Kanal tipi santrallar, rezervuarlılara göre daha ucuza mal olmalarına karşın su biriktirme olanağı olmadığından gelen su debisine göre çalışmak zorundadırlar.

    Hidroelektrik Santralların Ana Bölümleri

    Bir hidroelektrik santral binlerce parçadan meydana gelir. Ana bölümleri şunlardır:   1- Su kaynağı yapısı : Rezervuarlı santrallarda baraj, kanal tipi santrallarda ise bir tünel ya da açık kanaldır. 2- Su alma ağzı yapısı: Cebri boruya suyun giriş kısmıdır. Izgaralar, kapak ve kapak açma-kapama mekanizmalarından oluşur. Rezervuarlı santrallarda su girişi, yüzen cisimlerin borulara girmemesi için baraj gövdesinin orta kotlarında yapılırlar. 3- Cebri (basınçlı) borular: Su alma ağzı ile santral arasında , ölçüleri  debi ve düşü ye göre hesaplanan kalın etli büyük çaplı çelik borulardır. Santralın jeolojik yapısına göre gömülü oldukları gibi, görünür olanlarıda vardır. Türbin çarkını çeviren suyun geçişine olanak sağlar.   4- Salyangoz (spiral) : Cebri boru sonuna monte edilen, salyangoz biçimindeki basınçlı su haznesi, suyun çarka çevresel olarak ve her bir noktadan eşit debide girmesini sağlar. Çevresel olarak sabit kanatçıkları suya yön verir, açılıp-kapanabilir kanatçıkları ise çarka verilen suyun debisini ayarlar. Çoğu santralda , cebri boru ile salyangoz birleşme noktasında kelebek ya da küresel tabir edilen, hidrolik basınç ile çalışan , cebri boru çapına uygun vanalar bulunur. Bazı santrallarda bu vana tesis edilmeyebilir. 5- Türbin : Türbin çarkı, türbin şaftı, türbin kapağı, hız regülatör sistemi,  basınçlı yağ sistemi, türbin yatağı,  soğutma sistemi, kumanda panosu ve yardımcı teçhizattan oluşur.  , suyun kanatlarına çarparak döndürdüğü türbin çarkı ile generatör rotoru arasında akuple olup generatör rotorunun dönmesini sağlar. 6- Generatör: Generatör  rotoru,  statoru, yatağı,  (uyartım), soğutma sistemi, koruma sistemi, kumanda ve işletim sistemi, doğru akım sistemi, kesici ve lar ile yardımcı organlardan oluşur. Rotor, çok güçlü tesis edilmiş yatak üzerinde sabit hızla döner. Dönü sayısı, frekans ve kutup sayısı ile doğru orantılıdır. Enerji stator sargılarından alınır. 7- Transformatörler: Gerilimi yükseltme ya da alçaltma işlevini üstlenmişlerdir. Tek fazlı, üç fazlı olabilirler. Her üniteye bir transformatör olabileceği gibi birden fazla üniteye bir transformatörde olabilir. Ana gövde, soğutma sistemi, yangın sistemi, koruma sistemi bölümlerinden oluşur.> 8- Şalt alanı :Transformatörlerden çıkan yüksek gerilim enerjinin iletim hatlarına bağlantı noktasıdır. Kesiciler, lar, topraklama sistemi, koruma sistemi, basınç sistemi, ölçü sistemi,  üzerinden haberleşme sistemi kısımları vardır. 9- Diğer teçhizat: Ana teçhizatlardan ayrı olarak; ısıtma  sistemleri, aydınlatmasistemleri, doğru akım acil enerji, alternatif akım acil enerji (diesel generator) sistemleri, sızıntı toplama havuzları, besleme ı, drenaj boşaltma pompaları, haberleşme sistemleri, kompresör ve tanklar gibi sistemleri, yangın koruma ve söndürme sistemleri, bakım, onarım ve küçük imalat atelyeleri, montaj demontaj sahaları, vinçler, krenler gibi taşıma, kaldırma sistemleri,  sistemleri, ilk yardım bölümü, batardo kapakları,labaratuarlar vb bölümlerdir. Hidrolik Santrallar  çalıştırma ilkesine dayandığından Türbin Çarkına çarpan su türbin şaftını döndürerek Mekanik enerji üretir. Türbin şaftı direk veya bir dişli sistemi ile jeneratörRotoruna bağlıdır. Jeneratör Rotoru üzerinde bulunan sargıların dışarıdan bir Doğru akım Güç Kaynağı ile uyartılması sonucu rotor çevresinde bir Manyetik alan doğar. Dönen rotorun etrafında oluşan manyetik alanın Statorsargılarının üzerinde si ile stator sargılarında gerilim oluşarak elektrik enerjisi elde edilir.

    Hidrolik Santralların Artıları, Eksileri

    Bir barajın yapımı ve öncesinde; uzun süreli yağışsujeolojik çalışmalar yapılması, su altında kalan arazi için ödenen istimlâk bedelleri, baraj yapım maliyetinin yüksek olması ilk yatırım maliyetinin çok fazla çıkmasına neden olur ki bu bir dezavantajdır. Başka bir dezavantajı ise ister istemez büyükçe bir ekili alanın hatta bazı yerleşim yerlerinin, kimi yerde antik bölgelerin su altında kalacak olmasıdır. Dezavantajlarına karşın; ilk yatırım yapıldıktan sonra, enerji üretiminin ana kaynağı su olduğundan üretim maliyeti çok ucuz olmaktadır. Yakıtlı santralar gibi hava ve çevre kirliliği yaratmazlar. Ayrıca barajların, elektrik üretiminin yanı sıra; 1 - Yerleşim yerlerinin suyunu karşılama, 2 - Sel ve taşkınları önleme, 3 - Tarım arazilerini sulama 4- Balıkçılık 5 - Ağaçlandırmaya katkı , erozyonu önleme 6 - Turizmi geliştirme 7 - Ulaşım 8- İklimde yumuşama gibi yararları bulunur. Artıları ve eksileri ile ve de uzun yıllar kullanılacakları değerlendirildiğinde tartışmasız olumlu yanları ağır basmaktadır. Ülkedeki her akar su potansiyelinin enerjiye dönüştürülmesi mutlaktır.

    Hidrolik Santrallar ile Termik Santralların karşılaştırılması

    Hidrolik Santralların yıllık üretimleri, kaynağa gelen su miktarıyla doğru orantılı olduğundan ve bir yıl boyunca gelen su insanoğlunun elinde olmayıp tam kapasite çalıştırmaya yetmiyebileceğinden, genel olarak puant santralı olarak çalıştırılırlar. Devreye alınış ve çıkarışları çok kolay ve hızlı olduğundan su rejimine bağlı olarak günün, enerji gereksiniminin çok olduğu- ki buna puant saati denir - saatlerinde çalıştırılarak, enerjiye az gereksinim olduğu zamanlarda devre dışı bırakılırlar. Bir Hidrolik Santral ünitesi tam kapasite ile çalıştırılmayabilir. Örneğin 100 MW güçteki bir ünite bir saat tam kapasite çalıştığında 100 000 kWh enerji üretebilir. Tam kapasite çalışma esnasında türbin kanatlarının önündeki su giriş kapakçıkları tam açıktır ve saniyede geçen su miktarı en üst düzeydedir. Ancak, sistemden çekilen enerji, kullanıcıların devreye girme, çıkmalarına göre an be an değişir. Sisteme anlık olarak istenilen enerjinin verilmesini üretim ünitesindeki  sistemi sağlar. Regülasyon sistemi, türbin kanatlarının önündeki su giriş kapakçıklarına otomatik olarak hükmederek daha az su girişine paralel olarak daha az üretim yapar. Bu olaya sistemde frekans tutma denir. Tüm elektrikli alıcıların sağlıklı ve verimli çalışabilmesi içinfrekansın, alıcılarda imalat sırasında belirlenen frekans a - Türkiye ve Avrupa ülkelerinde 50 hz -uygun olması gerekir. Termik santral ların devreye alınış ve çıkarışları çok kolay ve hızlı değildirler buna karşın yakıtlarını istenilen miktarda elde etmek insanoğlunun elindedir. Devreye alınış ve çıkarışları sırasında çok verim kaybına uğrarlar. Kızgın buharın, enerji üretimine hazır hale gelmesi için kazanların uzun süre yakılması gerekir. Bütün bu nedenlerden ötürü Termik santral lar arıza, revizyon, bakım vs durumlar dışında 24 saat sürekli çalıştırılmak üzere plan ve dizayn edilmişlerdir.

    Elektrik Enerjisinin kullanıma sunulması

    Stator sargılarında elde edilen orta gerilim elektrik enerjisi dir. Orta gerilim enerjinin şehirlere taşınması için çok büyük kesitli iletkenler gerektiği, bunun da olanaksız olması nedeniyle oluşan gerilim Transformatörler vasıtasıyla Yüksek gerilim e çıkarılır ve ENH (Enerji nakil hatları) ile şehirlere taşınır. Yüksek gerilim enerji kullanıma sunulamıyacağına göre, bu kez de yerleşim yerlerindeki Transformatörler vasıtasıyla kademeli olarak Alçak gerilime düşürülerek kullanıma sunulur. Elektrik enerjisi depo edilemez ama su depo ederek elektrik dolaylı olarak depo edilebilir.





 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol